26 Eylül 2014 Cuma

Gazımızı Çıkardık, Sıkıntımız Bâki

32 yaşında, içinizdeki o tarifi imkânsız boşluğun nedeninin zamanında annenizin sizi yeterince emzirmemesi, birkaç günlükken bağrına basmaması olabileceğini öğrendim. Yani, vaktiyle eğer anneler çocuklarına karşı biraz daha ilgili yahut bu hususta bilgili olsa idi Fransız sineması diye bir şey dahi olmayabilirmiş.

Bunu öğrendiğimden beri, şu sıralar çocuğumuzun yetişmesine yardımcı olmakla meşgul annemin hareketlerini daha da bir gözler oldum. Günün birinde tanışmanız durumunda, 3 yaşındayken anne ve babasını nasıl kaybettiğini, "el kapılarında" ne zorluklarla büyüdüğünü size hemencecik anlatacak olan annem, çocuklarından bahis açıldığında “sizi ben nasıl yetiştirdim, hiç hatırlamıyorum” der durur. “Valla ben de hatırlamıyorum anne” diye cevap verdiğimde de “peki, sizi bu yaşa kadar kim getirdi, lafa bak” diye o çok alışık olduğumuz kısa süre içerisinde kendi içinde çelişkiye düşmelerine yenisi eklemlenir.

Yıllar yıllar sonra tekrar bu kadar uzun zamanlı olarak bir araya geldiğimiz bu dönemde annem üzerine gözlemler yapıyorum. Bazen kanepede yayılmış, dizi özeti izlerken “aa demek bundan öyle yapıyor” diye sıçradığım oluyor. Misal, annemin ne bana, ne kendine, ne vaktiyle kaybettiği oğluna ait elinde ne kadar fotoğraf varsa zamanında oynasınlar diye çocuklara neden verdiğini anlamak bir 30 yıl sürdü. O vakte kadar “annem hatıralara sahip çıkmıyor”du, bir gün anladım ki annem hatıra nedir bilmiyor. Olandan da bir an önce kurtulmak istiyor. Kaybettiği çocuğunun eldeki tek fotoğrafını gözlerini kalemle oysunlar diye başka çocuklara veriyor…  

Şimdi annesiz babasız büyüyen çocukların bir şekilde anneli babalı büyüyen çocukları olarak kitaplardan, internet sitelerinden baka ede çocuk büyütüyoruz. "Annesi" kod adlı sevgilimle az evvel edindiğimiz engin bilgiye yaslanarak anneme “bak şunu şöyle yapma yoksa böyle böyle olur” diyoruz. “Aa demek ki ben de bu nedenle şöyle şöyle olmuşum” diye düşünüyoruz.

Bu halimizle çocuğun en az bu üçlü kadar saçma sapan, takır tukur biri olacağına itimadımız tam; o da zaten aç yahut gazı olmadığı zamanlar etrafa lisede sosyal’i seçecekmiş gibi bakıyor. 

Hiç yorum yok: