25 Ağustos 2016 Perşembe

Oğluma mektup

Sevgili oğlum,

Öncelikle mutlu bir yıl daha dilerim.

Geçenlerde bir kitap okudum. Bu avcı toplulukların tarım düzenine geçmesinin temelinde ailelerin çocuklarının istikbalini düşünmesi yatıyormuş meğer. Hani tarlayı tapayı süreriz böyle çoluk çocuk dağ bayır dolanıp sefil olmayız gibi düşün. Bu maişet derdi Neandertal-Sapiens dinlemiyormuş anlayacağın.   

Sen bu satırları okuduğunda ben bu dertle hemhal, muhtelif işlerle uğraşıyor olacağım. Her gün bin tane özeleştiri yapıp akşam Üçler, Migros, BİM, allah ne verdiyse yolunu tutacağım. Annenle tanıştıktan bir süre sonra eski bir ahbabım, “abi yüzündeki çizgiler değişti senin” demişti. Beni ikiniz siste bağıran vapur düdüklerine, Birsen Tezer şarkılarının giriş kısmına çevirdiniz. Bir taraftan da sen doğduktan sonra mutluluğum bin beş yüz endişelerim bin dört yüz doksan beş kat arttı. (Senin verdiğin mutluluğu görüyorsun her şeyden üstün tutuyorum.) Biz Ongunlar’ın, Orta Asya’dan Anadolu’ya yaptığımız göçten bugüne ettiğimiz bir dua var: “Allah hep iyilerle karşılaştırsın.” 

Sincerely, 
Baban.

Hiç yorum yok: