29 Mart 2012 Perşembe

Babamı anarken

Küçükken tüm Bursa ovası, annemin deyişiyle ayaklarımızın altındaydı. Ve ben her gece şehri izlerken bu manzarayı görmeden yaşayamayacağımı düşünürdüm.

Evin balkonu ise benim için bir ilim irfan yurduydu. Sabahlara kadar babamla, annemin şaşmaz aralıklarla süren “etrafa çok ses gidiyor, yatın artık!” şeklindeki serzenişlerine aldırmaz, dünyayı en az iki kere kurtarmadan bırakmazdık.

Babamın sohbetine ben doyamadım, aynı dertten muzdarip çok adam, kadın dinledim. Bazen ardışık sayılar gibi anılarımı sıralarken, karşımdakinin ona ne kadar da benzediğimi düşünmesini çok isterim. Ben babamın yüzünü unutmuşken, bunu başkalarından beklemenin beyhudeliğini anladığım esnada da gözümün önünden bir bulut geçer, ayılırım.


Ölümünden bir gece önce hastanenin kantininde bekleşirken içimden bir şey koptu, böyle dizlerimden aşağıya süzüldü, aktı. Aynen daha önceleri anlatıldığı gibiydi. Ve ben artık babamı bir daha göremeyeceğimi o an anladım ve türlü çabalarla yanına girdim, filmlerden kopma saçma sapan “hayır, sen ölemezsin!” şeklinde cümleler kurdum. Çünkü ilk kez babam ölüyordu ve ne diyeceğimi bilemedim.

Babam, rakının dibine doğru dalar ve dediğine göre her gece lacileri çekip rüyasına giren babasına ağlardı. Dedem, babamın askerliğinin bitmesine az bir süre kala vefat etmiş. O gün beni askere yolcu ederken babam da beni bir daha göremeyeceğini düşündüğünden mi o kadar ağladı, bilemiyorum. Erkekler her şeyi anlatmaz.

İsveç'ten döndüğüm dönem. 
Onu bazen televizyonun karşısına geçmiş saatlerce dalgın dalgın bir şeyler izlerken yakalar, izlediklerini de ona yakıştıramaz, içimden kınardım. Asker dönüşü eve geldim, bu virgülden sonra kocaman bir boşluk olması lazım, bir gün kendimi aslanlı-kaplanlı bir belgeseli uzundur izlerken buldum. Her şeyin fazlası zararlıdır, çok düşünmekten öldü benim babam.

Uzun süre kaşı, gözü, sohbeti, bıyığı ona benzer adamların yanında bulunmaktan huzur duydum, ama bana hep o olmadıkları hatırlatıldı. Bazı çocuklar çok acımasız oluyor.

Yaşamayan bilmez lafını sevmem, çünkü yaşamayan gerçekten bilmez.

Ne kadar çok şey yaşayamadığımızı her düşündüğümde şunu istiyorum: Umarım babamın kuşağı ile birlikte çocuklarını gözleriyle seven adamlar bitiyordur.

Hiç yorum yok: