6 Aralık 2010 Pazartesi

Mümkünlü'de Başka Bir Hayat Mümkün mü?

Saf ve doğal insanın tabiatla içkin tiplerden çıktığına dair batı romanının ve feylesoflarının itimadı, tersanelerle birlikte girilmedik kulak arkamızı bırakan piarcı abla ve abiler için memleket dahiline sızma edimlerinde uzundur ziyadesiyle istifade edilen bir harekat biçimi.

Saf ve bakir anadolu köylüsü, ege'nin zeytincisi, karadeniz'in fındıkçısı... Zaten üretim ve yaşam alanlarının çoğu piarcı abilerin piarını yapasıcası şirketleri tarafından ellerinden alındığı için onlara da kendi hayatlarının figüranlığı düştü neylersiniz.com. Karadeniz'in ya da çukurova'nın mevsimlik işçileri ise politik yanları ağır bastığı ve bilinmeyen bir dil konuştukları için henüz değerlendirme kapsamına alınmayıp ileride ihtiyaç duyulduğu takdirde aranmak üzere şirket arşivlerinin depolarına kaldırılmış durumda. (buradan lisedeki kompozisyon sınavında sakla samanı yerine çukurovalı kürtlerden bahsetmem sebebiyle bana aba altından sopa gösteren türkçe öğretmenime selam ederim, artık büyüdüm ve kendi blogum var) Hafızam beni yanıltsın da bu kadarını hatırlamış olayım, lays yiyen (leys diye okunur kristin ama c ile gibi) bir teyze vardı sonra kaçakçılık suçundan da yargılanan bir evin ana, neskafe içen yayla insanlaru vs.

Şimdi şener şen ve olgun şimşek'li ttnet reklamları karşımızda. (Mecradan mecraya atlıyorum da hani stratejik derinlik, komşularla ilişkiler, bölgede lider türkiye muhabbetlerinin yanında ttnet'in de sahibi hariri ailesinin aynı zamanda lübnan'ın başında olması ve ihaleyi onlara ikram eden başbakan'ın ülkeyi ziyareti esnasında devasa posterlerinin memleket billboardlarını sarması da piarcıların vatanı yoktur şiarından değil mi? Yok değilse içeride spartakis'i izleyen hanımın yanına geçicem bir yandan da kestane yaptık onu yicem)


Şu muhteşem ikili şeysinden bi tek ben mi daralıyorum bilemiyorum, dolayısıyle. Şu muhabbet her kimle başladıysa (nokta ile virgül, zeki-metin, metin-ali-feyyaz [ikilinin uyumlu hareket etme kabiliyetinden yola çıkarak onları ikili olarak düşünebiliriz hatta gs'li sabri'nin arketipi rıza'yı da aralarına alabiliriz] konu çok dağıldı, saymayı bırakıyorum, leri ile balki son önü inönü) artık nolur son bulsun. Esprili babacan muhtar mıdır? belediye başkanı mıdır? nedir? onunla, hâlâ “Güçlüüüüüüü? Aaaaabiiiiii” kliğinden kurtulamayan, müzmin yan adam olgun şimşek (bunun siyasetteki versiyonu da müzmin grup başkan vekili salih kapusuz idi, o bile artık normal milletvekili kimliği ile geliyor meclise) kolaçanlığında gezilen köyde, kasabada her neyse internetin getirdiği yenilikler üzerinden yine o saf köylü imajı kullanılarak dillere destan ya katlime ferman bir iş çıkartılmış. Mesela internet gelmeden önce köy berberi, tas modeli çalışmalarıyla müşterilerini uğurluyor.

Şimdiiii, berberler toplumsal hayatın en önemli kişileridir. “Üzülme oğlum kökü sende” diye bir atasözümüz varsa onların sayesindedir. Yıllar önce yeditepe istanbul dizisinde şimdi polis memurluğu yapan pala komser öyle demişti: “hapiste en çok güvenilen adamlar berberlerdir, çünkü ağası paşası garibanı onlara gırtlağını teslim eder”. Bu abi geçen yazımda da güzel laflar etmişti. Bir zamanlar ahmet çakar'ın adnan aybaba'ya dediği gibi “konuştuğu zaman güzel konuşuyor”. Yalnız o bıyıklar herhalde konuşmasını engelliyor artık. 8-9 yaşından beri aynı mahalle berberine giden ben, başka şehirlerde huyunu suyunu bilmediğim berber koltuklarına otururken sürekli olarak dönemin modasıyla hiçbir alakam olmadığından bahseden kısa konuşmamı yapar ve “adam tıraşı” olmak istediğimi söylerim. Adam tıraşı, feminist ablalar kızmasın valla kötü bi niyetim yok adı üstünde adam gibi tıraştır işte. Her yerinden muntazam ölçülerde kesilir hiçbir yer dikilmez kaldırılmaz vs. Bir keresinde bu istekte bulunduğum angaralı bir berberin şaka yapıyorum zannederek beni dönüştürdüğü sıfatı gördüğümde “aha şu sıfata bak neye benziyi?” demiştim. Diyeceğim o ki cerrahlıktan gelen bir kısım berberi saymazsak ki saymayalım tıp artık çok ilerledi ve hükümetimiz sağolsun hiç sıra beklemiyoruz artık, köy berberi aynı köy kahvesini işleten ali abi kadar önemli bir insandır. Hani internetin ona sağladığı yeniliklerden bihaber olarak dahi yaptığı kesimde bir falso varsa yukarıda allah var, gidip bi güneş gazetesini okumak boynumun borcu olsun.


Kasap mevzusuna gelince... Ülkenin en büyük aktörleri arasında gösterilen hatta en büyüğü denilen Şener Şen'in yüzyıllardır yaptığı o gırtlak ve mimik hamleleriyle yine gözümüzün içine baka baka “pirzola et gom tere” demesi, buna hala gülmemizi beklemesi sizi de şu fani ömründe alpaçino'nun sadece kolpaçinolarını yetiştirmiş bir memleketin evladı olarak üzmedi mi? Beni üzdü, eminim İngiltere kralı, rahmetli başkan Kennedy, Taçsız kral Pele, Beckenbauer, kaleci Mayer, Nadya Komanaci, Brigitte Bardot, Fenerbahçeli Cemil de üzülmüştür eski günlerin hatırına. Neyse berberdeki müşterilerin apaçi model saçları bir yana, şener şen ile olgun şimşek'in şöyle bir üstünden aldırmaları herhalde tepeden inmeci bir bürokrasi anlayışının reklama dahi sirayeti ile açıklanabilir ya da açıklanamaz. Konuştuğum zaman güzel konuşurum.   


Gelelim zurnanın zırt dediği yere. Ne çok güldük de mi ekin ekmek için borsa haberlerini takip eden köylülere? Köylü milleti işte naparsın? Onlar yerine dünyanın dört bir tarafında kuşluk vakti uyanıp sabah sporlarını yapıp kahvaltısını ettikten sonra starbucks'tan aldıkları meşrubatla dünyanın öğününü tayin eden abiler ablalar var. Hem profesyonel sağlık koçlarından, diyetisyenlerinden, osman müftüoğullarından daha çok kahve içen insanlar bunlar. Köylünün hasadına şah damarından daha yakın adamlar. Mümkünlü'de internet hızı nedir bilemem ama bu kulak arkası fetişisti abiler, ablalar çok hızlılar çoooook!

Bu arada bi terzi fikri vardı sahi n'oldu ona?

2 yorum:

emre dedi ki...

reklamı baştan sona izlemeye katlanamayan ben, hep şener şen'li reklamı izlemeyerek bir şeyler kaçırdığım hissiyatına kapılıyordum, yazını okuduktan sonra anladım ki aynı tas aynı hamam devammış sempatik ikili-köylü yaklaşımları

Adsız dedi ki...

kalemine sağlık