5 Temmuz 2011 Salı

Ben 12 Eylül öncesinin rektör odası basabilme ihtimalini sevdim

Yıllar önce 12 Eylül ile ilgili bir belgesel izlemiştim. Cuntacılar üniversiteleri yola sokmak için bir formül ararken o dönem Sorbonne'da hocalık yapan İhsan Doğramacı'yı arıyorlar. O da gelip bunlara, “aman efendim özerk üniversite de neymiş, üniversite dediğin şöyle şöyle olmalı” diye bir sunum yapıyor ve iki hafta sonra abiyi arıyorlar “pazartesi gel, başla” diye. Sonrası malum…   Sesini duyunca telefonumun alarmı çalıyor gibi irkildiğim, Emre Kongar misal, Mehmet Barlas'ın karşısında tek tek yolduğu sakallarını kesmemek için üniversiteyi bırakıyor. Kiminde kol bacak, gurur gidiyor ses çıkmıyor.

Doğramacı daha sonra yerine Mehmet Sağlam'ı geçirmek istiyor fakat hazret daha profesör olmamış ve gerekli şartları yerine getiremiyorlar. Hemen açıyorlar bir National Geographic, içindeki makaleyi Türkçeye tercüme etme gereği bile duymadan koyuyorlar dosyasına, al sana yeni YÖK başkanı.

Geçenlerde, referandumda evet verdiğim için ülkenin başına gelen her şeyden beni sorumlu tutan kayınvalidem sultan ile yemek yerken bu şifre muhabbeti açıldığında, hemen bana yani fettullahçı damadına bakıp, “sende vardır kesin bir şeyler” dedi. Ona bu balığın kokuşmuşluğunu anlatmaktansa kerimelerinin portakallı enginarından yemeye devam ettim.

Yine yıllar önce, (gören de beni Taha Toros gibi biri sanacak, oysa hâlâ kendi dişlerim) Yasemin'in Penceresi'ne küçük ibo konuktu ve Urfa'da öğretmenlik yapan babasını göremediği için ağlıyordu. Sonra Yasemin tuttu bunun elinden dönemin Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'a (evet ta kendisi) götürdü. İşte dertlerini anlattılar, sonra Mehmet Sağlam telefonun ahizesini kaldırdı ve adamın ismini verip İstanbul'a tayininin yapılmasını istedi. küçük ibo'nun bu büyük mutluluğu adına banttan yayında yapılan torpili mazur görmüş, hatta 60 milyon, “adama bak be bi telefonla çözdü işi” gibisinden kendimizi devlet babanın şefkatli kollarına bırakmıştık.


Geçenlerde Türkçe Olimpiyatları'nın kapanış töreninde bir çocuk uzaylı taklidi yapıyordu. (çocuğumuz biri de Mars'a açılan "Türk okulları"ndan geliyor)

Sol baştan say
İşte uzay gemisini gören Türk usta, buna LPG taktıralım demiş. Buna katıla katıla gülen Mehmet Sağlam'ı izlerken şöyle bir eskilere gittim. 

--
Bu yazının ertesi günü intihal nedeniyle öğretim üyeliğinden atılan Ömer Dinçer'in Milli Eğitim Bakanı olması, YÖK başkanının buna çok sevindiğini söyleyerek, kurul üyeleri ile birlikte derhal ziyaretine gideceğini belirtmesi Talat Bey'i bir kez daha haklı çıkardı. Tarihe böyle not düşüle...



2 yorum:

Egemen MEDE dedi ki...

Bakıyorum da şimdiden kayınvalide ile derin konulara başlanmış :)

güney dedi ki...

bu aralar Arap Baharı yaşıyoruz :)