24 Ocak 2013 Perşembe

Ben bilmem babaannem bilir

Sanılanın aksine işçi semtlerinden büyük topçu çıkması zordur. Sokakta, kapısının önünde top oynadığınız vardiyalının bir akrabası kapıdan, pencereden fırlar, “uyuyan var!” deyip sizi maçın en terli anında başka bir kapının önüne gönderir.

16 yaşında bizim oraların asfalt sahalarına veda edip Ankara’ya bir kulübün altyapısına transfer olan Ediz zamanla, “İşte Galatasaray’ın aradığı taze kan!”, “Aykut Hoca’nın eski öğrencisi Fener yolunda” gibi haberlere konu oldu. Belediyede, fabrikada işe giren eski takım arkadaşları onu hep gıptayla izledi, servis beklerken annesine aldığı evi, ağabeyine aldığı arabayı konuştu, durdu.

Mahalleden arkadaşınızın maçta Hakan Şükür’ün üzerinden topu karşılayabildiğini görmek bazı hayallerin gidebileceği son noktadır kimi yerlerde, Afrika dahil. Sonra bir gece Ediz, daha yirmi beşine değmeden, jübilesini yapamadan gitti. O sıralar, mahallede vaktiyle insanın belini kıran çalımların sahibiyken şimdi belediyede çalışan bir arkadaşla konuşurken, sesinde üzüntüyle birlikte, bi “her şeyin hayırlısı” kabullenişi sezdim. Yani, eğer o da Ediz gibi hayallerine kavuşabilseydi, belki onun da başına benzer bir şeyler gelebilirdi gibi bir şey. Oysa bu adamlar zamanında oynadıkları kulüplerde maçlara, çok sıkıyor deyip, tekmelik giymeden çıkarlardı.

Eskişehirspor taraftarının Ediz'e vedası/vefası 

Ediz’in oturduğu Boşnak mahallesine gittiğimizde kendimizi kötü hissederdik, her biri 3 metre boyunda, sarı saçlı, yeşil-mavi gözlü, Kayıp Kıta Atlantis’ten Mollararap Mahallesi’ne ışınlanmış gibi duran adamlardı. İleride Bursaspor’un falan kalesine geçeceğine herkesin itimat ettiği bir abimiz vardı. Efsaneye göre hocası onun iki ayağını bağlar, kalenin doksanına doğru da yine kanadı bağlı güvercinler atarmış. İsmini şimdi unuttuğum abimiz de onlara zarar gelmesin diye uçar eder, kuşları tutarmış. O sayede de dört dörtlük bir kaleci olmuş. Sonra bir sakatlık, talihsizlik, askerlik, evlilik derken olmamış. Benzer hikayelerimiz çoktur.

Yıllar evvel bir sukutuhayal sonrası mağrur ve mağlup şekilde eve döndüğümde babaannem elini alnına götürüp, “üzülme, burada ne yazıyorsa o” demişti.

Aradan sıyrılıp gelen Ediz’in gidişiyle mahallede hayaller revize edildi.

Bizim oralar fena halde hayata benzer, umut bir süre sonra yerini otomatikman hayra bırakır.


Hiç yorum yok: