DHA’dan Gümüşsuyu tarafından yüzlerce polisin toparlanarak parka doğru gittiğini görünce evden fırladım. Vali, sadece meydana dokunulacak, parka hiçbir şekilde müdahale edilmeyecek derken ben de merdivende oturmuş sabahın o ilk şokunu atlatmaya çalışanlarla konuşuyordum. Taksim Dayanışması sivil itaatsizlik ve polisle asla çatışılmaması çağrısı yapıyordu. Bu esnada da parkın Taksim tarafından yüzü gözü yanmış insanlar geliyor ve orada bulunanlara neden barikatlara gitmedikleri için isyan ediyor, kimileri birilerini sivil polislikle suçluyor, çeşitli kavgalar çıkıyordu. Sonra parka gaz atılmaya başlandı. Taksim Dayanışma, 4 kişiyseniz 2’niz burada kalsın, kalanlar da anıtın önüne oturma eylemine gitsin ve asla polisle çatışılmasın çağrısına geçmişti. Eyvallah deyip, Taksim anıtının orada zincir oluşturmak üzereyken üzerimize gaz kapsülleri yağdı kendimizi parka zor attık.
İş yerinde bir toplantımız vardı ve o haldeyken kalkıp ofise geçtik. Toplantı esnasında bir gözümüz de Reuters’teydi. Polisin parka girdiğini görünce, toplantıyı bitirip bitiremeyeceğimizi sorduk. Sonra tekrar direniş kitini yanımıza alıp parka gittik. Saat 6 gibi, içeride yüzlerce insan varken parkın ortasına ortasına gaz atıldı, kapsüller sağımıza solumuza düştü. Güç anlardı vesselam. Gece çatışmalar çok yoğun olarak devam etti. O esnada parktan bir süreliğine uzaklaştık. Herhalde tüm parkı yakıp bizi de öldürecekler diye düşündüm. Sonrasında parka girdiğimde yaralılar revirlere taşınıyor yine Taksim Platformu bu sefer, barikattakilerin bizlerin canını savunmak için orada olduğunu ve dinlenenlerden gaz maskesi sağlam olanları barikata destek olmaya çağırıyordu. Yani çiçek çocuklar ve illegal örgütler diye bir ayrım o andan itibaren parkın içinden de kalktı gitti. Seyir terası günleri bitti.
Artık hepimiz aynı parktaydık.
Devam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder