İstanbul’un temel sorunu, -kimse metrobüslerin kalabalığından, köprü trafiğinden bahsetmesin- yeni kurulacak üniversitelere verilecek ismin kalmaması.
Şehrin siluetinden yahut tarihi kişiliklerinden yola çıkılarak, Yeditepe, 29 Mayıs, Fatih Sultan Mehmet, Bezm-i Alem, Üsküdar, Fatih, Haliç, Pir-i Reis -sıkı durun- Süleyman Şah gibi isimler verildi. (Aklımda hep dereyi geçerken boğulmuş bir insan olarak kaldığından Süleyman Şah’ın adının verildiği üniversitenin öğrencilerini yarı yolda bırakacağı ile ilgili şüphelerim var.)
Sonra, sahiplerinin dedelerinin isimlerinin verildiği Aydın, Okan gibi okullar mevcut.
Seküler öztürkçenin bizlere yadigarları: Doğuş, Kültür, Bilgi, Bilim.
Para var, huzur var okulları: Koç, Sabancı, Özyeğin.
İsim bulmaya hiç gayret göstermemiş: Şehir.
Yatış niyetini çok belli eden Kemerburgaz ve olaya son noktayı koymuş MEDENİYET Üniversitesi.
Geçen de bahsettiğim gibi bizim evin alt katındaki dükkân boşaldı ve oraya bir üniversite açmayı planlıyorum. Fakat isim bulamadığımdan hep ertelemek zorunda kalıyorum. İşe aldığım doçentler, okutmanlar falan bütün gün bizim evde çalışmak zorundalar. Hocam terlik giyin ayaklarınızı üşütmeyin demekten dilimde tüy bitti.
Hafta sonu şöyle bir etrafı dolaşıp isim düşüneceğim, olmadı, 7-8 Hasan Paşa Üniversitesi adını vereceğim. Mezunlar adını soyadını yazsa yeter.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder