10 Ağustos 2012 Cuma

Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım?


güneycephesi bundan iki yıl önce, insanların nemden yakınmadığı, envai çiçek kokularına bürünüp otobüse bindiği, şoförün önündeki arabanın dibine kadar yanaşıp kornayı köklemediği bir günde yayın hayatına başladı.

Bu süre içerisinde, “yahu ben bunları yazıyorum da kimin umurunda?” dediği dönemler çok olsa da, “I care” dedi, viskini yudumladı ve  anlatmaya devam etti. Çünkü Joan’ın masasındaki işlerden başını  kaldırıp, “insan bazı şeyleri ancak yazarak unutabilir, Mr. Ongun” dediğini duydu ya da öyle hayal etti.

Yok, aynen şöyle oldu. Bekir Çınar diye bir adam gönül verdiği bir futbol takımının başına geçmiş, takım için tefecilerden borçlanmış ödeyemeyince de intihar etmişti. Annelere sorsak, zamanında belediyeye girse şimdi çoktan emekliydi. Posta gazetesinin şiir köşesindeki vesikalıklara uzun uzun baktıktan sonra, şimdi belki de düğününde çeyrek takanların unuttuğu Bekir Çınar’la ilgili bir şeyler yazmayı vazife bildi.

Bu esnada karşı masada oturan, IT Management and International Web Design Solutions Ltd. Şti. müdür muavini İlyas, hemen önünde uzayıp giden verilere bakarak ona, “açılan blogların %90’ının bir süre sonra kapandığını” söyledi. Bloğa artık yazmamaya her karar verdiğinde aklına istatistikler geldi. “Bu sene güneycephesi’nin de kapanmasıyla 34890 blog kapanmış oldu sevgili seyirciler hahahaha” şeklinde kabuslar gördü. Aylık işçi ölümleri, hapisanelerdeki öğrenciler, sigara içtiği için ölenler, hiç sigara içmediği halde ölenler, hiç sigara içmediği halde ölenleri emsal alarak sigara içtiği için ölenler gibi bir istatistik veri olmak istemiyordu.

Bu yazının da açılış törenlerinde kısa bir şey söyleyeceğim deyip üç saat konuşan adamlar gibi uzama riski vardı ve her güzel şey gi.........

(Alkışlar) 

Bitiriyorum... Bu mutlu günde, ilk yazı yazdığım kalemi saklayan yengeme (sonra bana vermişti de kaybetmiştim), okuyan eden, bunu belli de eden herkeşlere, eşim Handenisa hanımefendiye, Gülben Ergen’e ve hayat sana teşekkür ederim.  

---
Bu sene, Doğan Hızlan’dan oluşacak bir jüri tarafından okurlara Müge Rona Özel Ödülü verilecek. Ödül olarak Can-Kat’ın “Onsekiz” adlı imzalı albümü düşünülüyor. Henüz netlik kazanan bir şey yok.

Hiç yorum yok: